ER-RAHİM: KALPLERİ İYİLEŞTİREN İLAHİ MERHAMET

Kâinatın her zerresine merhamet nakşeden Er-Rahîm, kalplerimize şifa veren ilahî dokunuştur. Güneşin her sabah yeniden doğuşu gibi, her hatamızda bize bir fırsat sunar – tövbeyle arınır, yenileniriz. Bu ismi hayatımıza kattığımızda, bakışlarımız daha anlayışlı, sözlerimiz daha yumuşak olur. Çünkü biliriz ki gerçek güç merhametlidir. Modern dünya bazen bizi robotlaştırsa da, içimizdeki şefkat tohumunu yeşertmek elimizde. Er-Rahîm’i zikrettikçe kalbimiz bir bahar bahçesine döner: Affetmeyi öğrenir, sevdiklerimize daha çok zaman ayırır, hatta tanımadığımız canlılara bile iyilik ederiz. Sonsuz merhametin yansıması olabilmek dileğiyle…
Giriş
Bir çocuğun düştüğünde annesinin onu kucaklayışını düşünün – o sarılıştaki şefkat, kâinatı ayakta tutan görünmez bir kuvvet gibidir. Modern psikoloji, küçük bir iyilik veya içten bir merhamet eyleminin bile beynimizde pozitif değişimler başlattığını ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar, empati ve şefkat pratiği yapmanın stres hormonlarını (kortizol düzeylerini) düşürdüğünü ve mutluluk hissini belirgin şekilde artırdığını gösteriyor. Bu bilimsel gerçek, gönüllerde hissedilen merhametin evrensel bir dil olduğunu fısıldar. Günümüzün soğuk ekranlar ve bitmeyen koşturmacası içinde, birinin hâlimizi sorması ya da yüzümüzde beliren sıcacık bir gülümseme bile içimizi ısıtır; çünkü merhamet, insanı insan yapan evrensel bir lisandır.
Er-Rahîm ismi, işte bu hayat veren merhametin ilahî kaynağını temsil eder. Kozmostaki hassas dengelerden günlük hayattaki en basit iyiliklere kadar, her incelikte O’nun şefkat elini görmek mümkündür. Genç bir insanın karanlıkta yolunu aydınlatan gece lambası misali, Er-Rahîm’in nuru da kalplerimize ümit ve iyileşme getirir. Bu makalede Er-Rahîm isminin derin anlamını, psikolojiden tasavvufa ve modern hayata uzanan yönleriyle keşfedeceğiz.
Esmanın Lügavi Kökeni
“Er-Rahîm” ismi Arapçada r-h-m (ر-ح-م) kök harflerinden gelir ve sözlükte “merhamet etmek, acımak, şefkat göstermek” anlamlarını taşır. Aynı kökten türeyen “rahim” kelimesi “anne karnı, rahim” demektir – canlıyı koruyan ve besleyen yer. Bu bağlantı, merhametin anne kucağı kadar sıcak ve koruyucu olduğunu gösterir. Nitekim bir kutsi hadiste Yüce Allah, “Ben Rahmân’ım, akrabalık bağı olan ‘rahim’i kendi ismimden türettim” buyurarak rahim (akrabalık/ana rahmi) kelimesinin İlâhî Rahmet’le bağını vurgular.
Klasik müfessirler, Er-Rahîm isminin Allah’ın özel ve sürekli merhameti anlamına geldiğini belirtir. Er-Rahmân ile beraber aynı kökten gelen bu isim hakkında, “Rahmân dünyanın, Rahîm ise âhiretin rahmetidir” şeklinde bir ayrım yapılır. Yani Rahmân ismi, inanan inanmayan ayrımı olmaksızın dünyada herkese rahmet eden anlamındayken; Rahîm ismi, özellikle müminlere mahsus olan, onların iyilik ve imanlarına karşılık bol ecir ve merhamet lütfeden yönü temsil eder. Bu sebeple birçok âlim, Er-Rahîm’i, iyi kulların mükâfatlandırılması ve Allah’ın sonsuz şefkatinin özellikle inananları kuşatması olarak yorumlamıştır. Tasavvuf geleneğinde de Er-Rahîm, Allah’ın kulunu terbiye sürecinde gösterdiği merhamet ve yakın ilgi olarak anlaşılır; mürşitler, müridlerine karşı “rahîmce” bir anlayış sergileyerek, hataları düzeltirken sevgi ve anlayışı elden bırakmazlar. Modern Türkçede Er-Rahîm ismi genellikle “esirgeyen, bağışlayan” şeklinde çevrilir ki bu ifade, Allah’ın koruyup gözeten merhametini ve affediciliğini anlatmaya çalışır.
Kur’ân’daki Kullanımları
Kur’ân-ı Kerîm’de Er-Rahîm ismi Allah’ın şefkat ve merhametinin vurgulandığı birçok ayette geçer. Hemen her sûrenin başındaki besmele’de “Bismillâhirrahmânirrahîm” ifadesinde, Rahmân ve Rahîm isimlerinin birlikte anılması, O’nun merhametinin ne denli temel olduğunu gösterir. İşte Kur’ân’dan bazı örnekler ve bağlamları:
“Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn, Er-Rahmânir-Rahîm” – “Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur, O Rahmân ve Rahîm’dir” (Fâtiha 1:2-3). Kur’an’ın ilk sûresinde Allah, kendini sonsuz merhamet sıfatlarıyla tanıtıyor. Bu başlangıç, ilâhî mesajın temelinde rahmetin olduğunu bildirir.
“...İnnallâhe bin-nâsi le Raûfun Rahîm” – “Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatli ve merhametlidir” (Hac 22:65). Bu ayette Allah’ın insanlara karşı şefkat dolu olduğu vurgulanır. Dünya hayatındaki sayısız nimet ve koruma, bu rahmetin tezahürüdür.
“Ve kâne bi’l-mu’minîne Rahîmâ” – “O (Allah), müminlere karşı merhametlidir” (Ahzâb 33:43). Bu ayet, özellikle inanan kullara yönelik rahmetin altını çizer. Allah, karanlıktan aydınlığa çıkmaları için müminlere lütuflar indirir, hatalarını bağışlar ve onları manevi olarak destekler.
“...Ve Huve Erhamür-râhimîn” – “...Ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir” (Yûsuf 12:64). Hz. Yakub’un dilinden dökülen bu ifade, büyük bir sıkıntı anında dahi Allah’ın merhametine olan sarsılmaz güveni temsil eder. “Merhametlilerin en merhametlisi” ifadesi, Allah’ın merhametini insanların merhamet duygusunun ötesinde, en üst düzeyde tasvir eder.
Bunların yanı sıra Kur’an’da pek çok defa Allah “Ğafûrur Rahîm” (çok bağışlayan, engin merhamet sahibi) şeklinde anılır. Bu bileşik kullanımlar, affedicilik ile merhametin bir arada tecelli ettiğini gösterir. Ayrıca, “Benim rahmetim her şeyi kuşatmıştır” anlamındaki ayet (A’râf 7:156), Allah’ın rahmetinin kapsamını tarif eder.
Hadis: Peygamber Efendimiz (s.a.v) de Allah’ın merhametini vurgulayan birçok hadis söylemiştir. Bunlardan birinde, “Merhametli olanlara Rahmân (olan Allah) merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin!” buyurarak insanların birbirine karşı merhametli olmasını öğütlemiştir. Başka bir hadis-i şerifte ise Allah Teâlâ, “Ben Rahmân’ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.” diyerek merhametin en somut tezahürü olan akrabalık bağlarına sahip çıkmanın manevi önemine dikkat çekmiştir. Bu ilahî isim, Kur’an ve sünnette hem Allah’ın affediciliği ve sevgisini, hem de kulların birbirine karşı şefkatini teşvik eden bir rehber niteliğindedir.
Kozmos Açısından
A) Kozmik Metafor
Evrenin işleyişine baktığımızda, sanki her köşesine şefkatle dokunulmuş bir düzen görürüz. Dünya’nın Güneş’e olan mesafesinin tam hayatı mümkün kılacak ölçüde olması, atmosferimizin bizi zararlı ışınlardan koruması ve elementlerin yıldızların kalbinde pişirilip bizlere sunulması tesadüf olamaz. Bu ince ayarlar, kâinatın şefkat dolu bir kudret eliyle tutulduğunu hissettirir. Adeta Er-Rahîm isminin kozmik imzası, yıldızlardan gezegenlere kadar her noktada yaşamı kollayan hassas dengeler olarak okunur. Örneğin, evrenin genişleme hızının tam gerektiği değerlerde olması veya yerçekiminin ne çok güçlü ne çok zayıf olması, merhametin fiziki âlemdeki tezahürleri gibidir – eğer bu dengeler biraz farklı olsaydı hiçbirimiz var olamazdık. İlâhî merhamet, kozmosun her zerresinde yaşamı mümkün kılan bir şefkat dokusu halinde kendini gösteriyor.
B) Biyolojik Örnek
Canlılar dünyasında merhametin en belirgin misallerinden biri anne ile yavrusu arasındaki bağdır. Bir annenin yavrusuna gösterdiği şefkat ve koruma içgüdüsü, Er-Rahîm isminin adeta yeryüzündeki bir yansımasıdır. Nitekim anne karnına “rahim” denmesi, orada tecelli eden merhametin dilimize işlemiş halidir. Anne rahmi, yavruyu hiçbir karşılık beklemeden besleyip korur; tıpkı Yaratıcı’nın bizlere sayısız nimeti karşılıksız vermesi gibi. Bilimsel olarak da anne ile bebeği arasında kurulan bağın (örneğin emzirme esnasında salgılanan oksitosin hormonunun) her iki canlıda da huzur ve güven duygusu oluşturduğu bilinir. Bu, merhametin biyolojimize kodlandığını gösterir. Ayrıca vücudumuzun kendini iyileştirme mekanizmaları – yaraların zamanla kapanması, hasta olduğumuzda bağışıklık sistemimizin seferber olması – sanki bedenimize konulmuş şefkat programlarıdır. Her hücre, her doku hayatta kalmamız için olağanüstü bir gayret gösterirken, Er-Rahîm isminin tecellisiyle can bulmuş gibidir. Doğa da keza merhamet yüklüdür: Bir kuşun yaralı yavrusunu gagasında taşıyıp beslemesi, kuraklıkta bile birkaç damla suyun canlıları yaşatması, hep ilahî rahmetin biyolojik âlemdeki örnekleridir.
C) Teknoloji Metaforu
Teknoloji dünyasında bile “merhamet” kavramına benzetebileceğimiz yaklaşımlar vardır. Örneğin, modern yazılımlarda “geri al (undo)” veya “çöp kutusu” özelliği bulunur; yanlışlıkla sildiğiniz bir dosyayı geri getirebilmeniz için sistem size ikinci bir şans tanır. Bu, kullanıcı hatalarına karşı sistemin şefkatli bir esnekliği gibidir. Er-Rahîm ismi de hayatımızda yaptığımız hatalara rağmen bize “yeniden başlama” imkânı sunar. Tıpkı video oyunlarında karaktere ek can verilmesi veya bir cihazın “fabrika ayarlarına dön” seçeneğiyle tüm hataların silinmesi gibi, tövbe edip O’na yöneldiğimizde ilâhî merhamet bizi adeta ruhumuzun fabrika ayarlarına döndürür, arındırır.
Bir başka metafor da yapay zekâ ve algoritmalardan gelebilir: Bazı akıllı sistemler, kullanıcı davranışlarını öğrenerek hataları telafi eder ve deneyimi iyileştirir. Mesela bir yazım düzeltme programı, yanlış yazılan kelimeyi otomatik düzeltir; bu, kullanıcıya karşı bir nevi “şefkatli” davranıştır. Allah’ın Er-Rahîm ismi de kullarının hatalarını telafi etmelerine fırsat tanıyan ilahî bir düzeltme mekanizması gibidir. Her yanlışımızda hayatın programı hemen çökmez; merhamet-i ilâhiye bize ders alıp gelişmemiz için yeni yollar açar. Günümüz gençliğinin anlayacağı bir benzetme ile: Er-Rahîm, hayatımızdaki “kaydet ve devam et” noktasıdır – düşsek bile oyun bitmez, yeter ki biz devam etmek isteyelim. Böylece teknoloji diliyle de anlatmak gerekirse, Er-Rahîm ismi, sistemin çökmesine izin vermeyen, her zaman bir yedekleme ve onarma modu sunan ilahî bir kod satırıdır.
Tasavvufî Açıklama
A) Kalpteki Karşılığı
Er-Rahîm isminin kalpteki karşılığı, derin bir şefkat ve huzur hissi olarak tezahür eder. Bu ismi tefekkür eden müminin kalbi yumuşar, adeta rahmetle dolup taşar. İç dünyamızdaki fırtınalar, Allah’ın merhametini düşündükçe diner; yerine tatlı bir emniyet duygusu gelir. Kişi, “Ben merhametlilerin en merhametlisine emanetim” diyerek en zor anlarında bile sükûnet bulur. Bu hâl, psikolojide bahsedilen “güvenli bağlanma” duygusuna benzer: İnsan, ilâhî merhametin kucağında olduğunu hissedince kaygıları azalır, kendini daha değerli ve güvende hisseder. Kalpte filizlenen bu rahmet duygusu, sadece Allah’tan merhamet ummakla kalmaz; aynı zamanda başkalarına karşı da empati ve anlayış olarak dışa vurur. Er-Rahîm’i kalbine nakşeden bir insan, çevresine karşı da rahmet nazarıyla bakmaya başlar; affetmek, yardım etmek ve iyilik yapmak onun için doğal bir reflekse dönüşür.
B) Nefsin Terbiyesindeki Rolü
Nefis, benlik ve bencillik peşinde koşarken onu terbiye etmenin yollarından biri merhamet duygusunu geliştirmektir. Er-Rahîm esması, nefsin katılaştırdığı kalpleri terbiye eden yüce bir öğretmen gibidir. Öfkeli ve kibirli bir insan, sürekli kendini düşünür; ancak merhamet duygusu benliğine yerleşince artık başkalarının acılarını da hissedebilmeye başlar. Bu da nefsi terbiye eder, bencilliğini kırar. Örneğin, El-Hakîm isminin tecellisini düşünmek insana derin düşünme ve tevazu eğitimi veriyorsa, Er-Rahîm isminin tecellisi de insana şefkat ve diğerkâmlık eğitimi verir. Nefs, başkalarına tepeden bakmak veya kırıcı olmak istediğinde, kalpteki Rahîm tecellisi onu yumuşatır ve “Merhamet et ki merhamet bulasın” diyerek frenler. Tasavvuf ehli, nefsin mertebelerini aşmada “rahmet” duygusunu kilit bir basamak saymıştır. Çünkü merhamet, nefsi kötülükten alıkoyan bir içsel denetim mekanizması gibidir. Kişi, karşısındakini Allah’ın bir emaneti ve rahmete muhtaç bir can olarak gördüğünde zulmetmek şöyle dursun, kalbinden en ufak bir incitme isteği bile geçmez. Böylelikle Er-Rahîm ismi, nefsi “emmâre”likten (sürekli kötüyü emreden halden) çıkarıp “mutmainne” (huzura ermiş nefis) mertebesine doğru ehlileştirir.
C) Büyük Mutasavvıfların Yorumu
Tasavvuf büyükleri, Er-Rahîm isminin tecellilerini kendi tecrübeleri ışığında yorumlamışlardır. İmam Gazâlî, Allah’ın rahmetini “tam (tâmme) ve âmm (âmme)” olarak ikiye ayırır ve Rahîm isminin, rahmetin tecellisi için mutlaka muhtaç ve ihtiyaç sahibi bir merhûma (merhamet edilene) ihtiyaç olduğunu söyler. Gazâlî der ki: “Rahmân ve Rahîm isimlerinde kulun alabileceği nasip; kalp gözü perdeli olan kulları şefkat ve nezaketle uyarmak, günahkârlara hakaret nazarıyla değil, merhamet nazarıyla bakmaktır.” Yani kul, Allah’ın Rahîm sıfatından nasibini almak istiyorsa, insanlara karşı merhametli, yumuşak huylu olmalı; hatalıları kırıp dökmeden, nezaketle doğruya davet etmelidir. Bu söz, sert bir üslupla değil sevgi diliyle yaklaşmanın önemini vurgular.
Bediüzzaman Said Nursî, kâinattaki şefkat ve merhamet tecellilerine dikkat çekerek Er-Rahîm isminin her an her yerde parladığını belirtir. O, bir anne kuşun yavrusuna yem vermesinden bir bahar mevsiminde toprakların rahmet yağmuru ile canlanmasına kadar her hadiseyi, Allah’ın Rahîm isminin bir yansıması olarak görür. Nursî’ye göre şefkat, bu kâinatın işleyen gizli motorudur; Allah, annelerin yüreğine koyduğu şefkatle yavrularını korumalarını sağlamakta, bu vesileyle rahmetini göstermektedir. İmam Rabbânî ise mektuplarında, bir kulun manevî yükselişinde Allah’ın rahmetinin şart olduğunu, Allah’ın özel merhameti olmadıkça ne kadar ibadet edilirse edilsin kemale ermenin mümkün olmadığını vurgular. Ona göre Er-Rahîm ismi, kulun Allah’a yakınlaşma yolculuğunda her adımda yardım eden, düşmelerde tutup kaldıran ilahî bir el gibidir. Abdülkadir Geylânî hazretleri de sohbetlerinde Rahîm isminin zikrine özel önem vererek, müridlerine kalplerine merhamet ve incelik vermesi için bu isme sığınmayı tavsiye eder. Özetle büyük sûfîler, Er-Rahîm’i hem Allah’tan kuluna inen bir nur, hem de kuldan halka yansıyan bir ahlâk olarak ele almışlardır. Onlara göre bu isimle kulluk eden kişi, “Yaradılanı severim, Yaradan’dan ötürü” düsturunu hayatına geçirir.
Günlük Hayatta Uygulama (4 Adım)
Er-Rahîm ismini hayatımıza yansıtmak, bilinçli bir pratikle mümkündür. Özellikle gençler ve modern yaşamın koşuşturmacası içinde olanlar için, bu ismin getirdiği merhamet enerjisini günlük hayata taşımak dört adımda özetlenebilir:
Farkındalık Çalışması: Bugün etrafınızda merhameti gözlemleyin. Örneğin, okulda veya işte bir arkadaşınızın zorlandığı bir anı fark ettiğinizde, içinizde uyanan şefkat duygusuna dikkat kesilin. Yolda yürürken bir kediyi okşayan birini gördüğünüzde veya bir ebeveynin çocuğuna sabırla yaklaşmasına tanık olduğunuzda, “İşte Er-Rahîm’in yansıması” diye düşünün. Bu farkındalık pratiği, gün içinde ilahî merhametin aslında ne kadar yaygın olduğunu idrak etmenizi sağlayacak.
Dua / Affirmasyon: Güne veya önemli bir işe başlamadan önce kısa bir dua veya olumlama cümlesi dilerseniz zihninizi şekillendirebilir. Örneğin, kendi kendinize sessizce “Allah’ım, Er-Rahîm isminle kalbimi merhamet ve şefkatle doldur. Sen nasıl bana merhamet ediyorsan, bana da başkalarına merhamet etmeyi lütfet” diye dua edin. Ya da ayna karşısında “Ben ilahî merhamet ile korunuyorum ve etrafıma merhamet yayıyorum” gibi bir cümleyi tekrarlayın. Bu tür modern affirmasyonlar, bilinçaltınıza işleyerek sizi gün boyu daha yumuşak ve anlayışlı bir tavra sevk edecektir.
Ahlâkî Eylem: Merhameti davranışa dökmek, ismin hakikatini yaşamaktır. Günlük hayatınızda somut bir iyilik yapmayı hedefleyin. Mesela, ihtiyacı olan bir arkadaşınıza yardım edin, dertli birini sabırla dinleyin veya evde ailenize küçük bir jest yapın (çay hazırlamak, sofra kurmak gibi). Eğer kalbinizde birine karşı kırgınlık veya öfke varsa, bugün bir adım atıp affetmeye niyet edin. Çünkü affetmek, merhametin en güçlü eylemlerindendir. Trafikte biri size haksızlık ettiğinde tepkiyle bağırmak yerine sakin kalıp “Belki acelesi var, Allah yardımcısı olsun” demeyi deneyin. Bu gibi küçük eylemlerle, Er-Rahîm’in ahlâkıyla ahlaklanmaya başlamış olacaksınız.
Zihinsel Dönüşüm: Tasavvuf ve modern psikolojinin birleştiği noktada, zihni dönüştürmek merhamet pratiğinin kalıcı hale gelmesini sağlar. Her akşam birkaç dakikanızı günün muhasebesine ayırın: “Bugün yeterince merhametli davranabildim mi? Nerede daha sabırlı olabilirdim? Bir daha benzer bir durum yaşarsam nasıl tepki veririm?” diye kendinize sorun. Bu içsel sohbet, zihninizde merhamet merkezli bir düşünce alışkanlığı geliştirecektir. Ayrıca kendinize de merhamet etmeyi unutmayın. Hatalarınız karşısında kendinizi yargılamak yerine ders alıp yolunuza devam edin. Unutmayın, Er-Rahîm isminin terbiyesi altında bir zihin, hem kendine hem başkalarına karşı yumuşak olur. Meditasyon veya tefekkür anlarında kalbinizi bir lotus çiçeği gibi hayal edin; ilahî merhamet yağmur damlaları gibi üzerine yağıyor ve yapraklarda biriken su tekrar etrafa hayat veriyor. Bu imgeleme, zihninizde merhametin döngüsünü pekiştirecektir.
Zikir – Vird – Meditasyon Rehberi
Er-Rahîm isminin manasını derinden hissedebilmek için zikir ve meditasyon pratikleri çok etkilidir. İşte bu isimle yapılabilecek kısa bir manevi egzersiz rehberi:
Zikir adedi: Geleneksel olarak “Yâ Rahîm” ismi günde 258 defa zikredilir. Bu sayı, “Er-Rahîm” isminin ebced değerine denk olup, esmanın frekansına uygun görülen bir miktardır. Sabah veya yatsı namazı sonrası gibi sakin bir zamanda, sessiz bir köşeye çekilip bu zikri kalpten tekrar edebilirsiniz. Yeni başlayanlar için 33’erlik tespihlerle 3 tur + 1 (toplam 100) gibi daha küçük hedeflerle başlamak da mümkündür.
Nefes ritmi: Zikir esnasında nefesinizi bir ritme oturtmak konsantrasyonunuzu artırabilir. Örneğin 4-4-4 ritmini deneyin: 4 saniye boyunca derin nefes alın (içinizden “Yâ Rahîm” diyerek), 4 saniye nefesinizi tutun (bu esnada kalbinizde ilahî merhametin parladığını hayal edin), ardından 4 saniyede nefesinizi verin (“Yâ Rahîm” diyerek tüm bedeninizin huzurla gevşediğini hissedin). Bu döngüyü zikrinizi sürdürürken tekrar edin.
Niyet: Zikre veya meditasyona başlamadan önce içinizden samimi bir niyet edin: “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ım, niyet ediyorum kalbimde merhamet duygusunun artmasına ve Senin merhametini daha iyi anlamaya. Bu zikir ve tefekkürümü kabul buyur, kalbimi yumuşat, nefsimi arındır.” Kendi sözlerinizle de benzer bir niyet cümlesi kurabilirsiniz. Önemli olan, bilinçaltınıza bu pratiğin amacını fısıldamanızdır.
1 Dakikalık Mini Meditasyon: Zamanınız kısıtlıysa bile günde 1 dakikanızı Er-Rahîm tefekkürüne ayırabilirsiniz. Rahat bir oturuş pozisyonunda gözlerinizi kapatın. Bir elinizi kalbinizin üzerine koyun. Yavaşça nefes alırken burnunuzdan “Yâ Rahîm” diye fısıldayın veya kalbinizden geçirin. Nefesinizi birkaç saniye tutarken sanki içinize sıcak, altın rengi bir ışığın dolduğunu hayal edin; bu ışık merhamet ve şefkat enerjisi. Nefesinizi verirken tüm gerginlik ve negatif duyguların bu ışıkla birlikte vücudunuzdan çıktığını, etrafınızı kuşatan bir sevgi bulutu oluşturduğunu imgeleyin. Bunu yaklaşık bir dakika, birkaç nefes döngüsü boyunca sürdürün. Süre dolduğunda gözlerinizi açmadan önce normal nefes ritminize dönün ve içinizden “Şükürler olsun, kalbim merhametinle doldu” deyin. Bu kısacık meditasyon bile gününüze daha sakin, anlayışlı ve pozitif bir başlangıç yapmanıza yardımcı olacaktır.
İhtiyacınıza göre süreyi artırabilir, ortamı mum ve tütsü gibi unsurlarla daha da huzurlu hale getirebilirsiniz. Önemli olan, Er-Rahîm isminin manasına odaklanarak samimiyetle yapmanızdır.
Kısa Hikâye
Yaşlı bir bahçıvan, yıllardır kurak kalmış bir tepeye her gün azıcık su taşırdı. Çatlamış toprağa döktüğü su hemen kaybolur giderdi ama o vazgeçmedi. Bir sabah tepede ufak bir yeşillik belirdi – minik bir fidan baş göstermişti. Bahçıvanın gözleri doldu, sanki kendi evladı filizlenmişti. Günler geçtikçe fidan büyüdü, ağaç oldu ve etrafa gölge vermeye başladı. Yoldan geçen bitkin yolcular artık bu ağacın altında soluklanıyor, serinliyordu. Bahçıvan her bakışında kalbinde derin bir huzur hissediyordu, çünkü biliyordu: Bir damla suya sığdırdığı onca sabır ve şefkat, koca bir ağaca hayat olmuştu – tıpkı ilahî rahmetin çorak gönülleri bir damlada yeşertmesi gibi.
Dua
Ey merhameti sonsuz Rabbimiz, Er-Rahîm olan Allah’ım! Şu anda Sana boyun büken kalplerimize katından bir merhamet esintisi gönder. Biz aciz kullarına anne şefkatiyle muamele et; hatalarımızdan dolayı bizi cezanda aceleci olma. Sen ki merhametinle gecenin karanlığını sabaha çevirirsin, bizim karanlık dertlerimizi de rahmet nurunla aydınlat. Gönüllerimize öyle bir şefkat ihsan et ki kırgınlıklarımız sevgide erisin, öfkemiz anlayışa dönüşsün.
Yâ Rab, bizi merhametinle kuşat. Kalplerimizi katılıktan kurtar; bize, kendimize ve bütün mahlûkata şefkatle bakabilen gözler ver. Dünyanın her köşesinde zulüm gören, yalnızlık çeken, haksızlığa uğrayan kullarına yardım et. Er-Rahîm ismin hürmetine, insanlığın kalbine sevgi ve birlik tohumları ek. Bize affediciliğin ne büyük bir güç olduğunu göster; affet ki affedilelim, sev ki sevilelim, merhamet et ki merhametine lâyık olalım.
Yaralarımızı saran Sensin, her damla gözyaşımızı gören Sensin. İlâhî rahmet kapından başka sığınak yok. Bizi rahmetinden mahrum bırakma Allah’ım. Her nefesimizde merhametine muhtaç olduğumuzu unutturma.
Senin merhametin olmadan ne bu dünya huzur bulur, ne âhiretimiz selâmete çıkar. Dualarımızı Er-Rahîm isminin hürmetine kabul buyur. Kalplerimizi yumuşat, bizi rahmetinle kucakla, üzerimize rahmetinle muamele eyle. Âmin.
Sık Sorulan Sorular
Bu isim insan psikolojisinde neye karşılık gelir?
Er-Rahîm ismi psikolojide şefkat ve empati kavramlarına karşılık gelir. Yani bir insanın hem kendine hem de başkalarına karşı merhamet gösterebilme kapasitesiyle ilgilidir. Modern psikoloji, “öz-şefkat” kavramının önemini vurgular; insanın kendi hatalarına bile anlayışla yaklaşabilmesi, kendini affedebilmesi sağlıklı bir ruh hâlinin işaretidir. Er-Rahîm, insandaki bu şefkat potansiyelinin ilahî kaynağıdır. Kişi bu ismi öğrendikçe, iç dünyasında başkalarının acılarını dindirme, yaralarına merhem olma isteği de artar. Örneğin, bir arkadaşınız üzüldüğünde içten bir şekilde onunla üzülebiliyor ve yardımcı olmak istiyorsanız, bu sizde tecelli eden merhamet hissidir. Psikolojik olarak bu, empati yeteneği ve sağlıklı duygusal zekâ göstergesidir.Bu esmayı günlük hayatta nasıl yaşayabilirim?
Günlük hayatta Er-Rahîm ismini yaşamak, küçük ama sürekli merhamet pratikleriyle mümkündür. Öncelikle çevrenizdeki ihtiyaçları fark ederek başlayın: Bir yakınınızın zor bir gün geçirdiğini sezdiğinizde ona destek olun. Sokakta üşüyen bir hayvan gördüğünüzde bir kap su ve yiyecek bırakın. Ailenize ve arkadaşlarınıza sevginizi dile getirmekten çekinmeyin. En önemlisi, aceleci yargı ve kızgınlık anlarında durup nefes alın ve hatırlayın: “Ben de hatalar yapıyorum ve Allah bana merhamet ediyor.” Bu farkındalıkla hareket edince, tepkileriniz yumuşar ve daha anlayışlı olursunuz. Ayrıca her sabah içinizden “Bugün merhametle davranacağım” diye niyet etmek, zihninizi bu yönde programlayacaktır. Küçük bir örnek: Toplu taşımada bunalmış haldeyseniz ve birisi size sert davrandı, aynı şekilde cevap vermek yerine nezaketinizi koruyarak belki bir espriyle ortamı yumuşatabilirsiniz. Bu, merhameti pratiğe dökmenin basit ama etkili bir yoludur.Bu isim diğer esmalarla nasıl bütünleşir?
Er-Rahîm ismi, Allah’ın diğer isimleriyle mükemmel bir uyum içinde bütünlük oluşturur. Örneğin Er-Rahmân ile ayrılmaz bir ikili gibidir: Rahmân, her şeyi kuşatan genel merhamet; Rahîm ise özel ve sürekli merhamet olarak birlikte anılır. Benzer şekilde El-Ğafûr (çok bağışlayan) ismiyle yan yana geldiğinde, affedicilik ve merhametin bir insanda daima beraber bulunması gerektiğini gösterir. Yani birini affediyorsanız, ona merhamet de etmelisiniz; gerçek bağışlama, kırılanı onarmayı da içerir. El-Adl (adalet) ismiyle dengelendiğinde ise merhametin sınırsız ama hikmetli kullanımı ortaya çıkar. Allah hem adil hem merhametlidir; biz de günlük hayatımızda adalet duygusunu koruyup haksızlığa göz yummazken, zulmedene bile merhamet dileyip ıslahını isteme erdemine ulaşabiliriz. Es-Sabûr (çok sabırlı) ismiyle düşünüldüğünde Er-Rahîm, sabrın içindeki şefkati anlatır: Sabır göstermek aslında merhametin bir sonucudur (ya kendimize ya karşımızdakine acır ve sabrederiz). Bütün esmalar, bir bütünün parçaları gibidir; Er-Rahîm ise bu bütünde kalbe dokunan, onaran, yumuşatan yönü temsil eder. Bu isme sarıldıkça, diğer isimlerin anlamlarını da daha derinden kavrayıp hayatımıza geçirebiliriz.
Kaynakça
Diyanet İşleri Başkanlığı. (2019). Kur’ân-ı Kerîm Türkçe Meali. Ankara: Diyanet Yayınları.
Tirmizî, Muhammed b. Îsâ. (2013). Sünen-i Tirmizî. (H. Özdemir, Çev.) İstanbul: Çocuk Yayınları. (Birr ve Sıla, 16. hadis)
Gazâlî, Ebû Hâmid. (1976). Maksadü’l-Esnâ fî Şerhi Esmâ’illâhi’l-Hüsnâ (İlâhî Ahlâk) (Y. Arıkan, Çev.). İstanbul: Uyanış Yayınları.
Bulut, Mehmet. (2017). Delilleriyle İslam Akaidi: İslam İnanç Esasları. İstanbul: Erkam Yayınları.
Neff, K. D., & Costigan, A. (2014). Self-compassion, wellbeing, and happiness. Psychologie in Österreich, 2/3, 114-120.
ESMAÜ'L HÜSNA MAKALELER
Bu içerik 2. bölüm (Toplam 3 bölüm)
Bu makaleyi paylaş:
Yorumlar
Henüz yorum yok. İlk yorum yapan siz olun!