EL-VEDÛD: İLAHİ MUHABBETİN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ

El-Vedûd, Allah’ın sonsuz sevgisini ifade eden isim… Bu makalede, kainatı birbirine bağlayan ilahî sevginin gücünü hissedeceksiniz. Düşünün: Uzak galaksileri bile çekimle bir arada tutan güç, aslında sevginin fizikteki adı. Yeni doğmuş bir bebeğin annesine gülümsemesi, iki eski dostun barışması – tüm bu güzel anlarda El-Vedûd’un yansıması var. Allah, El-Vedûd olduğu için kalpler merhameti, affetmeyi ve dostluğu biliyor. Haydi, bir mum ışığının karanlığı aydınlatması gibi, biz de sevgimizi paylaşıp dünyayı aydınlatalım. Unutma: Sevgi paylaştıkça çoğalır, kalpler El-Vedûd’un nuruyla birleşir. Şimdi derin bir nefes al ve ‘Yâ Vedûd’ de… İlahî sevgi her an yanıbaşımızda!”
Giriş
Bir galaksiyi bir arada tutan görünmez çekim kuvveti misali, sevgi de insanlığı ayakta tutan en gizemli enerjidir. Modern çağda her gün sosyal medyada “❤️” gönderen bizler, aslında derinlerde koşulsuz bir sıcaklığa hasretiz. El-Vedûd ismi, işte bu evrensel sevgi frekansının ilahî kaynağını fısıldar. Nörobilim bile sevgiyi doğruluyor: Sarılmakla salgılanan oksitosin hormonu stresi azaltıp güven duygusunu artırıyor . Tasavvufta asırlardır “muhabbet” diye anılan bu güç, kâinatın her zerresine işlemiştir. Bir bebek annesine muhtaç doğar; sevgi olmadan ne birey gelişebilir ne toplum huzur bulur. El-Vedûd ismi, aşkın, dostluğun ve merhametin arkasındaki sınırsız kaynağı bize hatırlatarak kalbimizi iyileştirir ve modern hayatın koşuşturmasında ilâhî sevgiyi yeniden fark etmemiz için bizi davet eder. Bu makalede El-Vedûd’un kökeninden günlük hayata uygulamasına kadar uzanan derinlikli bir yolculuğa çıkacağız; kâinatı kuşatan bu ilahî sevginin izlerini birlikte keşfedelim.
Esmanın Lügavi Kökeni
El-Vedûd (الودود) ismi, Arapça “vudd” kökünden gelir. Vüdd sözlükte sevgi, dostluk ve yakın ilgi anlamlarını taşır . Bu kökten türeyen kelimeler, örneğin “meveddet” Kur’ân’da “sevgi, muhabbet” manasında kullanılmıştır . Vedûd kelimesi Arapçada “fa‘ûl” vezninde olduğu için hem ism-i fâil (seven) hem ism-i mef‘ûl (sevilen) anlamı barındırır . Bu yüzden klasik dilde El-Vedûd, “kullarını çok seven ve (iyiliğiyle) çok sevilen” diye tanımlanmıştır . Nitekim müfessir İbn Abbas (r.a.), El-Vedûd için “el-Habîb (çok seven / sevgili)” tabirini kullanmıştır . İmam el-Beyhakî de “veli kulları için daima iyilik isteyen” anlamını vurgular . İmam Gazâlî ise “El-Vedûd, bütün yaratılmışlar için iyilik isteyen, onları güzelliklerle karşılayan ve övgüyle mükâfatlandıran Zât” diye açıklar . Tasavvuf geleneğinde El-Vedûd, Allah’ın yarattıklarına karşı karşılıksız ve sınırsız sevgisini ifade eder. Modern Türkçede bu ismi “sevgi dolu, seven, sevilmeye layık, gerçek dost” şeklinde çevirebiliriz. Kısacası, El-Vedûd ismi rahmet, merhamet ve aşk kavramlarını da içine alan kapsamlı bir sevgiyi dile getirir.
Kur’ân’daki Kullanımları
Kur’ân-ı Kerîm’de El-Vedûd ismi doğrudan iki ayette geçer ve her ikisinde de Allah’ın bağışlayıcılığı ve merhametiyle birlikte zikredilir :
• Hûd Suresi 11:90: “Rabbinize istiğfar edin, sonra O’na tevbe edin. Çünkü benim Rabbim çok merhamet edendir, çok sevendir.” Bu ayette Şuayb (a.s.), kavmine Allah’ın affediciliğini ve sevgisini hatırlatarak tövbeye davet ediyor . El-Vedûd, burada Allah’ın samimiyetle yönelen kullarını bağışlayıp seven tarafını vurgular. O, hatadan dönen kuluna kin tutmayan, bilakis onu rahmetiyle kucaklayan bir sevgidir.
• Burûc Suresi 85:14: “O, Ğafûr’dur (çok affedicidir), Vedûd’dur (çok sevendir).” Ashâb-ı Uhdûd kıssasının ardından gelen bu ayet, zulme uğrayan müminleri teselli eder. Allah’ın sonsuz affıyla birlikte anılan El-Vedûd, iman edenlere olan engin muhabbetini gösterir . Müfessirler, burada Allah’ın mümin kullarını sevip onları bağışladığını, aynı zamanda sevgiye en layık varlık olduğunu belirtmişlerdir . İbn Kesîr, İbn Abbas’tan (r.a.) naklen “Vedûd, Habîb demektir” diyerek Allah’ın hem seven hem sevgili olduğunu ifade eder .
Bu iki ayetten başka doğrudan El-Vedûd ismi geçmese de, Kur’an’ın genel mesajında Allah’ın sevgi dolu olduğu sıkça hissettirilir. Örneğin Meryem Suresi 96. ayette “Rahmân, iman edip iyi işler yapanlar için kalplerde bir sevgi var edecektir” buyrulur; bu da Allah’ın sevdiği kullarını başkalarına da sevdiren Vedûd tecellisidir. Ayrıca, Tirmizî’nin meşhur 99 Esma hadîsinde El-Vedûd ismi de zikredilmiştir . Rivayete göre Hz. Peygamber’in bir duasında da “Yâ Rahîm ve Yâ Vedûd” diyerek Allah’a seslendiği nakledilir . Özetle, Kur’ân bize sevgi ve merhametin Allah’ın ilahî vasıfları olduğunu bildirerek, O’na iman edenlerin de bu sevgiden nasipleneceğini müjdeliyor.
Kozmos Açısından
A) Kozmik Metafor
Kâinatın en ücra köşesindeki yıldızları bile bir arada tutan çekim gücü, adeta ilahî sevginin kozmik imzasıdır. Astrofizikçilerin yerçekimi dediği bu görünmez kuvvet, galaksileri birbirine bağlar; tıpkı sevginin toplumları bir arada tutması gibidir. Bediüzzaman Said Nursî, “Bütün kâinatın mâyesi muhabbettir. Bütün mevcudattaki cazibe kanunları muhabbettendir.” diyerek evrendeki çekim kuvvetlerini aşkın bir tezahürü olarak görür . Gerçekten de atomların çekirdeği ile elektronlar arasındaki bağdan gezegenlerin yörüngesine kadar her düzende bir “çekim” vardır ve bu, kâinat kitabında Vedûd isminin mühürlerindendir. Bilim insanları hidrojen ve oksijen atomlarının su molekülünü oluşturmak için birleşmesini bile mecazen “kimyevî aşk” diye tanımlamıştır . Demek ki ilahî muhabbet, fiziksel yasaların dilinde karşımıza çıkar: Evrende hassas ayarları mümkün kılan, yıldızları yörüngelerinde tutan ve her şeyi belli bir uyumda dans ettiren güç, sevginin ta kendisidir.
B) Biyolojik Örnek
Canlılar âlemine baktığımızda da El-Vedûd isminin izlerini görürüz. En vahşî hayvanların bile yavrularına karşı müthiş bir şefkat göstermesi tesadüf değildir . Yeni doğmuş bir anne filin yavrusunu hortumuyla şefkatle okşaması, hatta soğuk taşlar üzerinde yatan penguenlerin eşlerini sıcak tutmak için nöbetleşe kuluçkaya yatması – bunlar hep fıtrata işlenmiş ilahî sevgidendir. “Yılanların bile yavrularını müşfik bakışlarla büyütmesi; akreplerin evlatlarını sırtında taşıması” gibi örnekler, rahmet tecellilerinden bir nasip olmasa gerçekleşmezdi . İnsan türüne gelince, bir bebeğin annesine muhtaç oluşu ve yıllarca sevgiyle bakıma ihtiyaç duyması, Vedûd isminin en güçlü yansımalarından biridir. Allah, rahmetinin sadece yüzde birini yeryüzüne indirmiştir rivayetine göre , ve işte bu küçük pay dahi anne ile evlat arasındaki koşulsuz sevgiyi, arkadaşlar arasındaki vefayı mümkün kılıyor. Biyoloji diliyle söylersek, insan beynindeki ayna nöronlar ve oksitosin hormonu sevgi ve empatiyi teşvik edecek şekilde programlanmıştır – çünkü Yaratıcı, canlıları sevgi bağıyla hayatta kalacak şekilde tasarlamıştır. Kısaca, anne şefkatinden dost sadakatine kadar gördüğümüz her biyolojik “sevgi” örneği, Allah’ın El-Vedûd ismiyle kalplere serptiği bir tohumdur.
C) Teknoloji Metaforu
Teknoloji dünyasında bile sevgi metaforu şaşırtıcı biçimde karşımıza çıkar. Örneğin yapay zekâ algoritmaları, kullanıcıların “neyi sevdiğini” öğrenip onlara özel öneriler sunar. Milyonların kullandığı sosyal medya ağlarında bir gönderiye kalp atmak, sanal da olsa bir muhabbet ifadesidir. Bu olgu bize şunu hatırlatır: Tıpkı bir algoritmanın, aldığı verilerle kullanıcıyı daha iyi anlayıp ona göre içerik sunması gibi, kalbimiz de ilahî sevgiyle beslendikçe etrafına daha fazla iyilik yansıtır. El-Vedûd, kâinatın arka planındaki mükemmel yazılım gibidir – tüm varlıkları görünmez bir sevgi ağıyla birbirine bağlar. Bugün dünya çapında kurduğumuz internet ağı, insanları birbiriyle iletişime geçirip dostluklar kurulmasını sağlıyor. Bu, El-Vedûd isminin teknoloji aynasındaki yansıması olarak görülebilir: İlahi sevgi, tıpkı küresel bir iletişim ağı gibi kalpleri birleştirir, mesafeleri kısaltır. Mesela farklı kültürlerden gençler, ortak merakları sayesinde çevrimiçi platformlarda bir araya gelip dost olabiliyorsa, bu da sevginin sınır tanımayan doğasındandır. Kısacası, modern bir benzetmeyle; sevgi, insanlığın işletim sistemidir – kodları ne kadar iyi çalışırsa, dünya o kadar huzurlu olur.
Tasavvufî Açıklama
A) Kalpteki Karşılığı
El-Vedûd ismi, kalpte derin bir emniyet ve huzur duygusu uyandırır. İnsanın fıtratında sevilmek ve sevmek ihtiyacı vardır; bu ihtiyaç ilahî sevgiden beslenir. Tasavvufa göre kalp, Allah’ın tecelli mahallidir. Vedûd tecellisi alan bir kalp, kendini sevgide güvende hisseder: Korkular, yalnızlık duyguları dağılır; yerine “seviliyorum ve sevgiyi paylaşabiliyorum” hissi gelir. Allah’ın Vedûd ismini tefekkür eden kişi, her nefeste kalbine akan ilahî muhabbeti fark etmeye başlar. Bu, manevi bir dönüşümdür: Öfke, kin, kıskançlık gibi negatif duygular ilahî sevginin ışığında erimeye yüz tutar. Kalpten taşan bu sıcaklık önce sahibini, sonra çevresindekileri sarar. Nitekim büyük velîler der ki, “Allah kalbine sevgisini koyduğu kulunu sevdirir.” İnsan, Allah tarafından sevildiğini içten hissedince, kendisiyle barışır ve başkalarına da o huzurdan pay vermeye başlar. El-Vedûd’u kalbinde hisseden bir mümin, sevgiyi bir lütuf olarak görür ve bu sevgiyi canlı-cansız her mahlûka karşı şefkat olarak yansıtır.
B) Nefsin Terbiyesindeki Rolü
El-Vedûd ismi, nefis terbiyesinde en etkili anahtarlardan biridir. İnsan egosu tabiatı gereği bencildir; sadece kendini sever ve çıkarını düşünür. Oysa Vedûd tecellisi, nefse “önce başkalarını da sev, onları da düşün” demeyi öğretir. “Kendin için istediğini din kardeşin için de istemedikçe gerçek iman etmiş olmazsın” hadisi, bu eğitimin özetidir. Bir kimse El-Vedûd ismine ayna olmak isterse, kibir ve bencillik gibi nefsanî sıfatlarını törpülemesi gerekir. Çünkü sevgi, tevazu ister: Kendini üstün gören, gerçekten sevemez. Bu esmayı yaşayan kişi, karşılık beklemeden iyilik yapmayı, affedici olmayı öğrenir. Nefsine ağır gelse bile, iyilik gördüğünde minnet duymayı, kötülük gördüğünde bile öfkeyi yutup yapıcı bir dille davranmayı dener. Mesela öfkelendiğinde hemen nefretle tepki vermek yerine, birkaç nefes “Yâ Vedûd” diyerek sakinleşen bir insan, nefsine sabrı ve merhameti öğretmektedir. Vedûd ismi arındırıcı bir ateş gibidir: Nefsin katı benlik duvarlarını eritip yerine empati ve anlayış koyar. Bunun sonucunda kişi, kendi nefsiyle mücadelesinde önemli bir yol kat eder; öfke kontrolü, sabır, cömertlik gibi erdemler kazanır. Neticede El-Vedûd ile terbiye olmuş bir nefis, başkalarının mutluluğuyla mutlu olmayı bilen olgun bir insana dönüşür.
C) Büyük Mutasavvıfların Yorumu
Tasavvuf tarihinde Allah’ın sevgi sıfatı üzerine derin tefekkürler yapılmıştır. Örneğin Bâyezîd-i Bistâmî, “Allah’ı seven ve Allah tarafından sevilen” makamının (muhabbetullah) en büyük velîlerin hedefi olduğunu söylemiştir. İmam Gazâlî, El-Vedûd’u açıklarken “Allah tüm hayırları kulları için ister; merhameti gibi sevgisi de karşılıksızdır” diyerek Allah’ın sevgisinin şefkat boyutuna dikkat çeker . İbn Kayyım ise El-Vedûd’un iki yönüne işaret eder: “Allah hem sevgiyi verendir hem sevendir; O, tevbe eden kullarını sever ve mü’min kulların gönlündeki en büyük sevgi O’na yönelir.” . Anadolu erenleri bu ismi hayatlarına nakşetmişlerdir: Yunus Emre, “Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü” diyerek tüm mahlûkâta Yaradan aşkına muhabbet beslemenin önemini dile getirmiştir. Bu tek cümle, El-Vedûd’un toplumsal barışa dönüşen tezahürüdür. Çünkü Allah’ı seven, O’nun sanat eseri olan insanları ve diğer canlıları da sevmeye başlar. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî de sevginin ilahî bir ateş olduğunu söyleyerek “Aşksız olma ki ölü olmayasın” öğüdünü verir; aşk (ilahi sevgi) insanı diri tutar, geliştirir. Bediüzzaman Said Nursî de kainatın muhabbetle yoğrulduğunu vurgulayarak “Her şey bu kainatta muhabbete müştaktır” der. O’na göre gerçek imanın neticesi, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir ki bu da El-Vedûd isminin mümin ahlakındaki yansımasıdır. Özetle, büyük sufîler ilahî sevgiyi varoluşun özü saymışlardır. Onların hayatında El-Vedûd, dilde bir zikir olmanın ötesinde, her davranışı yönlendiren bir aşk potası olmuştur. Bu yüzden onların sözleri yüzyıllar sonra bile gönülleri ısıtmaya devam ediyor – çünkü içinde Vedûd nefesi taşıyor.
Günlük Hayatta Uygulama (4 Adım)
El-Vedûd ismini günlük yaşamımıza taşımak, aslında daha sevgi dolu bir insan olmak demektir. Genç kuşakların anlayacağı pratik adımlarla bunu nasıl yapabiliriz bakalım:
1. Farkındalık Çalışması: Bugün etrafında sevginin tezahür ettiği anlara dikkat kesil. Örneğin bir arkadaşının sana içtenlikle sarılması, yolda birinin düşene yardım etmesi veya bir annenin çocuğuna şefkatle yemek yedirirkenki yüz ifadesi… Bu gibi sahneleri gördüğünde dur ve düşün: “İşte El-Vedûd burada iş başında.” Sevginin varlığını bilinçli şekilde fark etmek, kalbini bu ismin tecellilerine açacaktır. Kendine şunu sor: “Bugün ilahî sevginin yansımasını nerede hissediyorum?” Belki bir dost sohbetinde, belki kedinin yavrusunu temizleyişinde… Bu farkındalık günü daha anlamlı kılacak.
2. Dua / Affirmasyon: Her gün güne başlarken veya ihtiyaç duyduğunda şu pozitif cümleyi tekrarla: “Ben seviliyorum ve sevgiyi paylaşmaya layığım. Allah’ın sevgisi kalbimde, onu her canlıya ulaştırıyorum.” Bu dua mahiyetindeki olumlama, özdeğer duygunu pekiştirir ve gün boyu sevgiyi yaymana yardımcı olur. Modern psikolojide sıkça kullanılan bu teknikle, bilinçaltına işleyen mesaj şu olsun: “Sevgi hem benim içimde var hem de çevreme akıtmak için bende bolca mevcut.” İstersen Türkçe Meâliyle kısa bir dua da edebilirsin: “Yâ Vedûd, kalbimi sevginle doldur, beni sevgine ayna eyle.” Bu cümleyi içinden geçirmek bile kalbine sıcak bir akım gönderecektir.
3. Ahlâkî Eylem: Sevgi soyut bir his olmaktan çıkıp eyleme döküldüğünde anlam kazanır. Bu nedenle her gün karşılık beklemeden bir iyilik yapmayı alışkanlık edin. Örneğin, normalde aklına gelmeyecek küçük jestler yap: Arkadaşına içten bir iltifat et, evde bir işi kimse söylemeden üstlen, ihtiyacı olan birine (hatta tanımadığın birine) yardım eli uzat. Belki sınıfta içine kapanık bir arkadaşın vardır – yanına gidip halini hatırını sormak bile sevgini gösterir. Yolda karşıdan karşıya geçmekte zorlanan bir yaşlıya yardım etmek, kapıda birine yol vermek, uzun zamandır konuşmadığın bir akrabanı arayıp gönlünü almak… Bunların hepsi Vedûd ahlakının günlük hayattaki karşılıklarıdır. Sevginin eyleme dönüşmüş hali, merhamet ve cömertliktir. Ayrıca eğer kalbinde birine karşı kin veya kırgınlık varsa, bugün bir adım at: Affetmeyi dene veya bir barışma mesajı gönder. Affetmek, sevgiyi pratikte göstermenin en zor ama en erdemli yollarındandır. Unutma, El-Vedûd kulunun gönlünde ne kadar yer ederse, o gönül o kadar cömert ve şefkatli olur.
4. Zihinsel Dönüşüm: Sevgi dolu bir hayat için zihin yapımızı da değiştirmeliyiz. Tasavvufun “gönül terbiyesi” ile modern psikolojinin “zihni yeniden çerçeveleme (reframe)” tekniklerini birleştirebiliriz. Örneğin, birine öfkelendiğinde zihninden onu yargılayan düşünceleri geçirmek yerine, onu Allah’ın bir kulu olarak görmeye çalış. De ki: “Bu kişi de Vedûd olan Rabbimin yarattığı ve sevgiye muhtaç biri.” Bu bakış açısı, kızgınlık enerjisini empatiye dönüştürür. Gün içinde eğer insanlara çabucak sinirleniyorsan, dur ve düşün: Belki o kişinin davranışının ardında bir acı veya ihtiyaç var. Hemen hüküm vermek yerine anlamaya çalışmak, zihninde sevgi penceresi açar. Bir başka teknik: Gece yatmadan önce gözlerini kapatıp o gün karşılaştığın insanları düşün ve her biri için kalbinden “O da sevilmeye layık” de. Bu basit egzersiz, bilinçaltındaki önyargıları yumuşatır, insana insan olduğu için değer verme alışkanlığı kazandırır. Ayrıca sabahları ayna karşısında kendine gülümse ve “Kendimi ve başkalarını seviyorum” diye fısılda — kendini seven, başkasını daha kolay sever. Zihinsel dönüşümün özü, herkese İlahi bir emanet ve sevginin potansiyel alıcısı olarak bakabilmektir. Bu perspektifi benimsedikçe, içindeki sıkıntıların yerini bir huzur hali alacak ve çevrene bakışın kökten değişecektir.
Zikir – Vird – Meditasyon Rehberi
• Zikir Adedi: El-Vedûd ism-i şerifini gündelik virdine ekleyebilirsin. Genellikle tavsiye edilen zikir adedi 20’dir . Yani her gün en az yirmi defa “Yâ Vedûd” diyerek Allah’ı an. Özellikle Pazartesi günleri, Ay saatinde bu zikri yapmak gelenekte tavsiye edilmiştir . Sabah güne başlarken veya gece uyumadan önce 20 kere “Yâ Vedûd” demek, kalbine huzur ve tatlı bir sevgi hissi bırakacaktır.
• Nefes Ritmi: Zikir esnasında nefes farkındalığı da ekleyerek kalbini hazırlayabilirsin. Örneğin 4-4-4 ritmi uygulayalım: Burnundan derin bir nefes alırken 4’e kadar say (1…2…3…4), akciğerlerindeki havayı 4 saniye tut (1…2…3…4) ve sonra ağzından yavaşça 4 saniyede nefesini ver (1…2…3…4). Bu ritmi sürekli hale getir. Her nefes alışında karnının şiştiğini, nefes verişinde indiğini hisset. Bu sakin ritim, bedenini ve zihnini zikir haline hazırlar.
• Niyet Cümlesi: Zikre başlamadan önce niyetini kalbinden geçir: “Allah’ım, Sen Vedûd’sun, sevgini kalbimde hissetmek ve yaymak niyetiyle bu zikri çekiyorum.” Ya da daha kısa bir niyet: “Kalbimi ilahî sevgiye açmaya niyet ediyorum.” Bu, zihnini amaçladığın manevi hale odaklar. Her zikirden önce niyetini tazelemek, yaptığın ibadetin ruhunu güçlendirecektir.
• 1 Dakikalık Mini Meditasyon: Şimdi rahat bir pozisyonda (mümkünse sırtın dik olacak şekilde) otur. Gözlerini kapat ve birkaç saniye derin nefes alıp vererek gevşe. Bir dakikalık meditasyonumuz başlıyor: İçinden yavaşça “Yâ Vedûd” demeye başla. Nefes alırken (≈4 saniye) bu ismi içinden zikret ve göğsüne doğru ferah bir ışığın dolduğunu hayal et. Sanki her nefes alışında kalbine sıcacık bir sevgi akımı giriyor… Nefesi tutarken (≈4 saniye) o ışığın kalbinde yayıldığını ve kalbini genişlettiğini hisset. Nefes verirken (≈4 saniye) içinde biriken kötü duyguların, karanlık dumanlar gibi dışarı atıldığını imgele. Bu akışı kendi ritmine göre bir dakika kadar sürdür. “Yâ Vedûd” derken kalbinde yanan mum alevi gittikçe büyüyüp bütün bedenini aydınlatıyor diye düşünebilirsin. Zihnine başka düşünceler gelirse nazikçe bırak, tekrar odaklan: Al nefes – Yâ Vedûd – tut – Yâ Vedûd – ver nefes – Yâ Vedûd… Süre dolunca normal nefesine dön. Şimdi kalbine elini koy ve hala orada olan o sıcaklığı hisset. İçinden “Şükürler olsun, kalbim sevginle doldu” diyerek gözlerini aç. Bu kısa meditasyonu her ihtiyaç duyduğunda yapabilirsin; unutma sevgi nefesi aldıkça ruhun canlanacak.
(Not: Bu zikir ve meditasyon çalışmasını düzenli yaparsan, birkaç hafta sonra ruh halindeki pozitif değişimi fark edeceksin. Stres anlarında “Yâ Vedûd” diyerek derin nefes almak, ani öfke ve kaygıları da yatıştıracaktır.)
Kısa Hikâye
Karanlık bir mağarada, elinde titrek ışıklı bir mumla bekleyen bir adam vardı. Mumunun cılız aydınlığı sadece birkaç adım ötesini gösteriyordu. Bir gece, yolu kaybetmiş üşüyen bir yolcu mağaraya sığındı. Adam tereddütsüz kendi mumundan, yabancının mumuna alev verip onu da yaktı. Artık mağarada iki mum ışığı vardı; ışıklar birleşince karanlık köşeler bile aydınlanmaya başladı. Adam fark etti ki mumu paylaşmak ışığını eksiltmemiş, bilakis bütün mağarayı ışığa boğmuştu. Sevgi de böyleydi işte – paylaştıkça azalmayan, aksine karanlık dünyaları aydınlığa çeviren bir kudret. O geceden sonra mağaradaki yolcular çoğaldı, her gelen bir diğerinin mumunu yaktı ve mağara yıldızlı bir gökyüzü gibi ışıl ışıl oldu. Karanlığa mahkûm olduğunu sanan adam, El-Vedûd’un sırrını o zaman anladı: Sevgi verildikçe tükenmez, bilakis çoğalır ve her yeri aydınlatır…
Dua
Yâ Vedûd! Sevginin gerçek ve sonsuz sahibi olan Allah’ım, sana içtenlikle yalvarıyorum. Kalbimizi ilâhî muhabbetinle doldur. Sen bizleri sevginle yoğurmasaydın, ne aşkı tadabilirdik ne de dostluğu. Sen ki merhametinle bir anneye evladını sevmeyi öğreten, bir arkadaşın kalbine vefa duygusunu veren Vedûd’sun – bizim de kalplerimize merhamet, şefkat ve saf bir sevgi ihsan eyle. Yâ Rabbî, Sen kullarını karşılıksız sevensin; bizi de kendini ve mahlûkatını gerçekten seven kullarından eyle. Nefsimize bencillik ve kin yerine, fedakârlık ve hoşgörü tohumlarını ek. Gönüllerimize öyle bir muhabbet ver ki, ayrılıkları birleştiren, dargınlıkları bitiren, insanları kaynaştıran bir huzur ışığı olalım. Kendi sevgimizi put edinmekten bizi koru; sevgimizi Senin rızân ile dengele ki neyi ne kadar seveceğimizi bilelim. Yâ Vedûd, ailemize, arkadaşlarımıza ve bütün ümmete karşı kalbimize engin bir muhabbet ver. Kırgın kalpleri barıştırmamız için bize güç ver; sevgiyi sözden öte davranış haline getirebilmeyi nasip et. Sevginde yanan, sevginle yanındakini ısıtan kullar olalım. Ey sevgisi hesapsız Rab, bizi affınla sev ve sevginle affet. Kalplerimizi kendine dost kıl; Senin sevgini her şeyin üzerinde tutan, Sevgin uğruna seven kullarından olmayı lütfeyle. Dünyadaki fani sevgilerimizi ebedî muhabbetinin bir basamağı eyle. Yâ Allah, Sen dualarımızı bilensin, kalplerimizdeki sevgi açlığını ancak Sen doyurabilirsin. Bizlere öyle bir aşk ver ki, o aşkın nuruyla karanlıklarımız aydınlansın, gönüllerimiz huzur bulsun. Yâ Vedûd, Yâ Vedûd, Yâ Vedûd… Sesimizi sevgine mazhar eyle. Amin, amin, amin. Âmin.
Sık Sorulan Sorular
1. Bu isim insan psikolojisinde neye karşılık gelir?
El-Vedûd ismi insan psikolojisinde sevgi, bağlanma ve şefkat ihtiyaçlarımıza karşılık gelir. Her insan sevmek ve sevilmek ister; bu, ruhun gıdası gibidir. Psikolojide güvenli bağlanma (secure attachment) denilen olgu, bebeklikten itibaren sevgi görmenin getirdiği sağlıklı ruh halini tanımlar. İşte El-Vedûd, insanın içindeki bu sevgi kapasitesinin ilahî kaynağıdır. Örneğin bir çocuk, anne-babasından koşulsuz sevgi gördüğünde ileride empati yeteneği yüksek, başkalarına güvenebilen bir yetişkin olur – bu, Vedûd tecellisinin insandaki yansımasıdır. Kısaca, El-Vedûd insanın şefkat, merhamet, dostluk kurabilme gibi pozitif duygularına tekabül eder. Biz fark etsek de etmesek de, ruhumuz Allah’ın sevgisiyle beslenir; bu isim psikolojik olarak aidiyet ve değerli olma hissi verir. Kendimizi sevildiğimizde huzurlu, değersiz hissettiğimizde depresif oluruz. Dolayısıyla El-Vedûd, insandaki sevgi ihtiyacının mutlak tatmin adresini gösterir ve bu ihtiyaç sağlıklı karşılandığında psikolojik dengemiz yerine oturur.
2. Bu esmayı günlük hayatta nasıl yaşayabilirim?
Günlük hayatta El-Vedûd’u yaşamak demek, daha sevgi dolu ve merhametli bir insan olmak demektir. Bunun için küçük adımlarla başlayabilirsin. Mesela sabah uyandığında veya gece yatarken “Yâ Vedûd” diyerek Allah’ın sevgisini hatırla – bu, kalbine yumuşaklık verir. Gün içinde bilinçli olarak iyi niyetli ve yardımsever davranmaya niyet et: Trafikte sabırsızlanmak yerine anlayış göster, evde ailesine destek ol, okulda veya işte arkadaşlarına küçük iyilikler yap. Birine kızdığında hemen sert tepki vermek yerine birkaç derin nefes alıp öfkeni yatıştır, sonra konuş – bu da Vedûd halini pratik etmektir. Sevdiklerine sevdiğini belli et; bir teşekkür, bir sarılma, hal hatır sorma, hepsi sevginin dili. Ayrıca ibadetlerinde bu ismi tefekkür edebilirsin: Namaz sonrası yaptığın duada “Allah’ım, Sen Vedûd’sun, kalbime sevgi ver” diye içinden geçir. Unutma ki El-Vedûd’u yaşamak, sadece sevmek değil, sevgiyi fiilen göstermektir. Gülümsemek sadakadır buyuruyor Peygamberimiz – etrafına gülümse. Küçük bir not: Kendini de ihmal etme; kendini sevmeyi öğren ki başkalarını da sağlıklı sevebilesin. Öz bakımına dikkat etmek, ruhunu güzel şeylerle meşgul etmek (müzik, doğa yürüyüşü, hoş sohbetler gibi) seni daha sevgi dolu yapacaktır. Özetle, her gün bilinçli olarak “bugün daha sevgi dolu ne yapabilirim?” sorusunu sormak ve uygulamak, El-Vedûd’u hayatına katmanın en güzel yoludur. Zamanla bu küçük adımlar karakterine işleyecek ve sen farkına varmadan çevrene ışık saçan biri haline geleceksin.
3. Bu isim diğer esmalarla nasıl bütünleşir?
El-Vedûd ismi, özellikle rahmet ve merhamet esmâlarıyla iç içedir. Örneğin Er-Rahmân (esirgeyen) ve Er-Rahîm (merhametli) isimleri, Allah’ın şefkat dolu yönlerini anlatır – El-Vedûd ise bu şefkatin sevgi boyutunu tamamlar. Sevgi çoğu zaman merhameti doğurur; sevdiğin varlığa acırsın, yardım edersin. Bu yüzden Vedûd ile Rahmân arasında ayrılmaz bir bağ vardır. Keza El-Gafûr (çok bağışlayan) ve El-Halîm (yumuşak davranan) gibi isimlerle de bütünleşir; affedicilik ve yumuşak huyluluk sevginin doğal sonuçlarıdır. Bir örnek verelim: Diyelim ki bir anne çocuğunu seviyor (Vedûd tecellisi), bu sevgi onu şefkatli kılar (Rahmân tecellisi) ve çocuk hata yaptığında kolayca affeder (Gafûr tecellisi). Allah’ın isimleri arasında böyle bir sinerji vardır. Celâl (heybet, adalet) tarafındaki esmâlarla da denge kurulur: El-Adl (adaletli) ismiyle birlikte düşündüğümüzde, El-Vedûd sevginin adaletle dengelenmesini sağlar. Yani Allah sevgi doludur ama haksızlığa da göz yummaz; adalet sevgiyi tamamlar. Biz de günlük hayatta birini severken adaleti elden bırakmamalıyız – bu da Vedûd’un Adl ile bütünleşmesidir. Bir başka bütünleşme örneği, Es-Selâm (barış veren) ismiyledir: Sevgi olduğu yerde barış olur. Allah Vedûd olduğu için, yarattıkları arasına es-Selâm ismiyle barış ve esenlik ihsan eder. Sonuç olarak, Allah’ın bütün güzel isimleri (esmâ-i hüsnâ) birbiriyle uyum içinde çalışır. El-Vedûd, bu isimler orkestrasında sevgi nağmesini temsil eder ve diğer isimlerin tecellilerine tatlı bir melodi katar. Merhamet, affedicilik, yardımseverlik gibi tüm erdemler, El-Vedûd’un ışığıyla daha sıcak ve canlı hale gelir. Bu nedenle bir Müslüman, Allah’ın sadece kudret ve adalet gibi sıfatlarını değil, sevgi ve merhamet gibi sıfatlarını da hayatına yansıtmalıdır ki Allah’ı doğru şekilde temsil edebilsin. El-Vedûd’un diğer isimlerle bütünleşmesi, kulu kâmil insan olgunluğuna doğru götüren bir harmonidir.
Kaynakça
Kur’ân-ı Kerîm. (2019). Diyanet İşleri Başkanlığı Meali. Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları. (Hud 11:90, Buruc 85:14 ve ilgili ayet mealleri)
Tirmizî, Muhammed b. Îsâ. (2007). Sünen-i Tirmizî. (Hadis No: 3507, “Esmaü’l-Hüsna hadisinde El-Vedûd zikri”). Beyrut: Daru’l-Garb. (Bu hadis zayıf kabul edilmiş olsa da 99 isim listesinde El-Vedûd geçmektedir)
Gazzâlî, Ebû Hâmid. (2011). The Ninety-Nine Beautiful Names of God (Trans. D. B. Burrell & N. Daher). Cambridge: The Islamic Texts Society. (El-Vedûd isminin şerhi, s. 118-119: “Allah, bütün mahlûkat için iyilik isteyen ve onları karşılıksız seven Zât’tır.”)
İbn Kathîr, İsmâil. (2013). Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm (İng. trans. A. Khân). Riyad: Darussalam. (Hud 11:90 ve Buruc 85:14 tefsiri: El-Vedûd = “el-Habib (çok seven, sevgili)” şeklindeki nakiller)
Sevinç, İrfan. (2014). “Esma-i Hüsna’dan el-Vedûd İsminin Din Eğitimine Konu Edilmesi”. Marife Dergisi, 14(2), 93-115. (Makale, El-Vedûd’un lügavî analizi ve eğitimde işlenişini ele alıyor; Arapçada “Vedûd”un fa’ûl vezninde hem seven hem sevilen anlamını barındırdığı vurgulanıyor)
Islam ve İhsan. (2025, 30 Ağustos). “el-Vedûd Esması Nasıl Tecelli Eder?”. İslamveihsan.com. (Osman Nuri Topbaş’ın sohbetlerinden derlenmiştir. İlahi muhabbetin kâinattaki yansımaları ve fani-mecazi aşkın Hakiki aşka basamak oluşu anlatılıyor)
Nursî, Bediüzzaman Said. (2010). Sözler. Isparta: Hayrat Neşriyat. (24. Söz, 3. Dal – kâinâtın mayesi muhabbet olduğuna dair pasaj, s.624)
Yaqeen Institute (Anonim). (2025, 6 Ekim). “The Meaning of Allah’s Name Al-Wadud: Seeking the Love of Allah”. (Çevrimiçi makale). Erişim: https://yaqeeninstitute.org/read/paper/the-meaning-of-allahs-name-al-wadud-seeking-the-love-of-allah.
ESMAÜ'L HÜSNA MAKALELER
Bu içerik 3. bölüm (Toplam 3 bölüm)
Bu makaleyi paylaş:
Etiketler:
Yorumlar
Henüz yorum yok. İlk yorum yapan siz olun!